OKUMAK VE İLİM SAHİBİ OLMAK ÇEVREMİZİ AYDINLATMAK!
Okumak ve ilim sahibi olmak, hem kendi insani meziyetlerini artırmak hem Allah’ın sonsuz ilahi meziyetleri ve sırlarına mazhar olmak ve nihayetinde de hem kendisine hem de bulunduğun çevreye, topluma yararlı bir insan olmak!..
İşte İKRA / OKU! Emrinin asıl ve en önemli vurgusu ve temel prensibi işte bu olsa gerek… Okumayan ve kensini geliştirmeyen bir birey veya bir toplum ne derece müreffeh olabilir veye hem kendisine ve hem de toplum adına ne gibi katkılar sağlar veya faydalı olabilir. Bunu tasavvur edebilmek ve düşünebilmek, okumadan asla mümkün olamaz… Bu sadece bir hayalcilikten öte gitmez…
Tüm karanlıkların aydınlığa kavuşabilmesi ve tüm sır perdelerinin ötesine geçmek ve Allah’ın sonsuz lütfu keremlerinden ve sonsuz ilminden bir nebze, bir damla, bir zerre istifade etmek; ancak ve ancak okumakla, yazmakla, öğrenmekle yani ilim tahsil etmekle çevreye, topluma ve hatta insanlığa faydalı birer birey ve insan olabime gayesinden hasıl olan bir yaratılış olgusu ve iradesi bizde kendisini vargücüyle göstermesi bakımından çok kıymetli bir düşünce fırtınasıdır!..
Dileğim o ki, bu ilahi fırtınaya her insanın ya da kendini Allah yoluna adamış Hakk dostu insanların kapılma gayesine haiz olmaları ve bunun idraki ve şuuru içinde olmalrıdır!... Eğer bunu başarabilirsek; kendimizi gerçekleştirmiş ve Allah’a karşı kulluk vazifemizin ve görevlerimizin idraki içinde omuş oluruz… Kendi özbenliğini tanıyan bir insan zaten, nereden geldiğini ve nereye gideceğini tasavvur edebilen bir insan bir birey olma yolunda kendini tanımış ve tanımlayabilmiş bir bireydir. Hatta Allah’a kulluk etme bilincine kavuşmuş ve gerçekleri kavrayan bir kul olma yolunda adımlar atarak hem dünyasını hem de ahiret hayatını sigorta yani garanti altına alma bilinci ve uyanıklığına erişmiş olur.
Öte yandan okumamış ve kendini geliştirememiş bir birey, hep başkalarının fikirleriyle, yol ve yöntemleriyle iki arada bir derede misali ne nereden geldiğini ne de nereye gideceğini bilmeyen, bir fırtınanın sürüklediği yaprak misali oradan oraya savrulur durur. Allah korusun bu hem iç ruhsal alemi ve hem de kişisel ve ahlaki bozukluklar açısından fayda sağlamayan, zararlı bir birey olması yanında hatta beklenenden çok daha fazla topluma zarar veren bir birey haline dönüşmesi ve etraftaki insanlara ve çevresine zararlar verebilmesi çök büyük bir ihtimal dahilindedir. Buradan gelmek istediğim asıl konu son dönemlerde gençliğin içine düşmüş olduğu buhranlı, karanlık ve yapayalnız dünyaları onları akla gelmedik kötü yollara düşürebilmektedir. Bu karanlık, yalnızlık ve kimsesizlik hissi, maneviyat eksikliği onu elinde olmayarak çeşitli suç ortamlarına ve farklı kötü yollara itebilmektedir. Bu da o çocuğun yetiştirilme ortamı ve arkadaş ortamıyla yakından alalakı bir durumdur.
Çünkü sağlıklı toplum ancak, sağlıklı bireylerle mümkün olabilir. Bunun da gerçekleşmesi ancak sağlıklı, inançlı ve iyi yetişmiş çocuklar ve genç nesillerle mümkün olabilir. Bunun ailede başlaması, arkadaşlık ortamında devam etmesi ve devletin akılcı ve sağlıklı eğitim sistemiyle sisteme oturtulması gerekir. Peki bu günümüzde böyle mi oluyor derseniz? Üzülerek ve maalesef cevabım kocaman bir HAYIR olacaktır…
Zaten bozuk ve ağır aksak yürüyen eğitim sistemi son 8-10 sene içinde içinden çılılmaz bir hal aldı. Deyim yerindeyse yapboz tahtası ya da Arapsaçına döndü!... Böyle bir eğitim siteminden nasıl sağlıklı bireyler ya da nesiller çıkması bekleyebilirizki… Tamamen batı eksenli özentisi içinde kendi özbenliğini yitirmiş ve cançekişen bir gençlik!... Bunu düşünmesi gerekenler yeterince vijdani muhasebe yapabiliyorlar mı? Gelecekte nasıl anılacakları konusunda şu anki yetkililer şapkalarını ne zaman önlerine koyup düşünecekler veya düşünmeye başladılar mı? Yoksa halen akıllarından bile geçmiyor mu gençliğn bu cançekişen hali ve batı sempatiazı hali… Açıkçası ben sıradan ve sade ama duyarlı bir vatandaş olarak çok büyük endişler ve korkular içindeyim. Aynı endişe ve korkuları eğer hissedemiyorlarsa da o yöneticileri doğrusu kınayarak vijdani muhasebe yapmaları konusunda El İnsaf diyerek düşünmeye davet etmek durumundayım!...
Güzel bir toplum ve hayırlı bir nesil ancak inançlı bir gençlikle mümkün olabilir! Bunun dışındaki yollar sapkınlık ve keşmekeşlerle dolu karanlık bir dünyadan ibarettir!.. Cevdet Akburu